Haber

İstanbul Sultangazi’deki Maden Sahası Büyütme Projesi Tepki Çekiyor

Haber: Edda SÖNMEZ – Kamera: Onur DURSUN

(İSTANBUL)- İstanbul Sultangazi Cebeci Mahallesi’ndeki maden sahası büyütme projesi tepki çekiyor. Evlerinin diplerinde yapılan kazı ve tehdit yoluyla yaşadıkları yerden çıkarıldıklarını ileri süren mahalle sakinleri,” Doğal kaynak sularımız yok oluyor. Sene 2024. Geleceğimiz çocuklarımız, karşıda dinamit atılıyor, bir kaç saat sonra buralarda oynuyor. Burada büyük bir rant var. Her tarafı almaya çalışıyorlar. İstanbul’un içerisinde bir ağacı kestikleri zaman kıyamet koparıyor millet. Burada dünyanın ormanı gitti. Çam ormanlarına girdiler kimseden ses çıkmadı” diye dert yandı.

Sultangazi Cebeci Mahallesi’nde maden sahası büyütme projesine tepkiler sürüyor. Çevrelerini saran maden sahasının ortasına kalan ve evlerinin yıkılmasından korkan mahalleli, sorunlarının çözülmesini istedi. Maden sahasının sahibi olan şirketin teklif ettiği parayı tehdit yoluyla kendilerine kabul ettirmeye çalıştıklarını öne süren vatandaşlar, teklifi reddedenlerin evlerinin dibinin kazıldığını ve yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya bırakıldığını öne sürdü. Bir çok ev sahibinin can güvenlikleri olmadığı için evlerinden çıkmak zorunda kaldığı belirtildi.

“Tayyip Erdoğanı biz baba bildik”

Mahalle sakinlerinden Mürvet Erözkan, derdini şu sözlerle anlattı:

“Tayyip’i biz baba bildik, abi bildik. Böyle olmaz. Tayyip Erdoğan’ı ben bu köye istiyorum kızım. Gelecek tek ayakla da olsa. Benim gibi ahı gitmiş vahı kalmış. Oyumu hep ona verdim. (Karşısında oturan hanımefendiyi gösteriyor) Bu kadınla senelerce konuşmadım. Babamız dedim, atın oyunuzu ona dedim Tayyip Erdoğan için. Ama bu sene boşa attım oyunumu. Taş ocağının sahibi bana söz verdi, gelip yıktığı çatımı yapacaktı. Tüm kış, kızım, su sildim. Bana da yazık günah değil mi? Herkese bu firma para verdi. Ben istemedim. Biz gavur muyuz bizim camimizi yıkacaklar. Mezarlığımızı kaldıracaklar.

“Tayyip bunu duysun. Duysun korkmuyorum ben”

Benim bahçemi aldı, her şeyimi aldı. Çok zararı oldu bana. Kiremitlerim kaydı. Bütün kış kızım su sildim. Dinamit atılıyor ev harita evi. Gelsin ya Tayyip baba. Tayyip babaya söylüyorum buradan onun da eli var burada. Korkmuyorum ben. 9 bin 400 TL alıyorum. Onu da kessin. Kessin dileneceğim. Dilenmekte daha çok para var. Tayyip bunu duysun. Duysun korkmuyorum ben. Duysun diye konuşuyorum ben. Bana diyorlar konuşma Tayyip için maaşını keserler. Ben onu baba bildim, abi bildim. Rahmetli eşim ölmesine bir hafta var rüya görüyor. Bana diyor ki: Bu gece kimi gördüm diyor. Kimi gördün dedim. ‘Tayyip babayı gördüm oturdu buraya’ (masayı gösteriyor). Çok seviyordu. Eşim, ‘Tayyip’ten başkasına oyunu verirsen sana hakkımı helal etmem. Kızlarımı arıyor kızım, Tayyip’ten başkasına atmayın oyunuzu hakkımı helal etmem’ dedi. Bu muydu onun bize yapacağı? Eşim mezarı kaldırırlarsa ben de onu kaldıracağım. Yeter ama artık. Korkmuyorum kimseden. Ben evimden çıkmayacağım. Gece evimize geldi 15 trilyon saydı çocuğuma evimizi satmamız için. Satmam ya ben buraya alışmışım. Herkesin evi yıkılıyor yazık günah değil mi? Niye bizim evlerimiz yıkılsın ya.

“Çok yere ulaşmaya çalıştık ama kimse bizim sesimizi duymuyor”

Doğma büyüme Cebecili olan Erdem Erözkan da sıkıntılarını şöyle dile getirdi:

“Cebeci köyümüzde tarihi olarak kilisemiz, mağramız ve Mimar Sinan’in yaptığı su kanalları mevcut. Bu kanallarla ilgili burada çalışma oluyor ve bu tarihlerimiz yüzde 80’i tahrip oluyor. Bu tarihlerimiz yıkılıyor, yakılıyor, ağaçlarımız kesiliyor. Köyümüzün son durumu bu. Açılan taş ocağında tozun sürekli bizlere gelmesi, dinamitlerin atılması, Kuzey Ormanlarının yok olması. Bunları dile getiriyoruz ama hiç bir devlet büyüğümüz bizimle ilgilenmiyor. Senelerdir sıkıntımız, sorunlarımız bunlar. Çok yere şikayette bulunduk. Çok yere ulaşmaya çalıştık ama kimse bizim sesimizi duymuyor. Belediyemiz, kaymakamlığa, kaymakamlığımız, ilçe emniyet müdürlüğümüze. Hepsi birbirine atarak konuyu suistimal ediyor. Hiç kimse bizimle ilgilenmiyor. Ne belediye başkanımız, ne yapı başkanımız. Hiç kimse ilgilenmiyor.  Burada tehditvari işler oluyor. Murat Gülibrahimoğlu diye bir sahıs bu hale getirdi. Taşocağı ve dökümün sahibi. Çevre düzenlemeyi almış kendisi.  Seralarımız hep talan oldu. Mobbing uygulanarak insanların evleri ellerinden alınıyor. Evlerin altı kazılıyor, ne yol ne geçiş hakkı bırakıp sonra senin duvarına girdim, senin bahçene girdim. Bahçende benim hakkım var diyerek insanların yerleri ellerinden alınıyor. İnsanlar mecbur kalıyor. Evlerinin altını oyup evleri yıkılacak diye mahalleli korkudan bu sefer de vermek zorunda kalıyor. Ruhsatsız çalışan taş ocaklarımız. Doğal kaynak sularımız bu şekilde yok oluyor. ve alanımız tahrip oluyor. Ne bir filitreleme sistemi ne de korunacak bir yer var. Taş ocağında patlayan taşlar otobana kadar gidiyor. Sene 2024 yılı geleceğimiz çocuklarımız. Bir iki saat sonra dinamit atılacak, çocuklarımız buralarda oynuyorlar. Burada yaşamaya çalışan köy halkıyız biz. Gerisini siz düşünün”

“Köylü kendi başına bırakıldı hiç bir şekilde sahip çıkılmıyor buraya”

Bölge sakini Osman Erözkan da “Doğma büyüme bu köylüyüz. Dedelerimiz mübadele zamanı buraya gelmiş. Burası eski bir Rum köyüymüş. Mübalele zamanı Rumlar buradan Selanik’e gidiyor. Biz oradan bu tarafa geliyoruz. 100 yıla aşkın bir geçmişi var köyümüzün. Burada yapılan büyük bir rant var.  Her tarafı almaya çalışıyorlar. Tapulu, tapusuz fark etmiyor. Kafalarına göre. İstanbul’da bir ağacı kestikleri zaman dünya kıyamet koparıyor bütün millet İstanbul’da. Burada dünyanın ormanı gidiyor. Şu gördüğünüz hafriyat sahalarında meşe ormanlar vardı. Şimdi çam ormanlarına girdiler. İstanbul’un oksijen deposu burası Kuzey Ormanları. Hiç bir şekilde kimseden destek yok. Köylü kendi başına bırakıldı. Hiç bir şekilde sahip çıkılmıyor buraya” dedi.

habersarkoy.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu